- piyasa
- بازارسوق
Türkçe-Arapça Sözlük. 2009.
Türkçe-Arapça Sözlük. 2009.
piyasa — is., İt. piazza 1) Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar Şimdi de pazar, piyasa yerlerinde, mahalle dolaylarında tanır, sayarlar. M. Ş. Esendal 2) Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme Kahvenin önünden dört beş kere daha geçer … Çağatay Osmanlı Sözlük
piyasa fiyatı — is., tic. Bir para biriminin veya malın sürüm değeri, piyasa bedeli, piyasa değeri, rayiç bedel, rayiç fiyat … Çağatay Osmanlı Sözlük
piyasa bedeli — is. Piyasa fiyatı … Çağatay Osmanlı Sözlük
piyasa değeri — is. Piyasa fiyatı … Çağatay Osmanlı Sözlük
piyasa kurucu — is., ekon. Piyasa oluşturan, alışveriş ortamını sağlayan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
piyasa yeri — is. 1) Alışverişin çok olduğu yer 2) argo Fuhuş yapmak üzere müşteri aranan yer Bu kart hatunun hâlâ piyasa yeri araması beni çıldırtıyor. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
piyasa etmek — dolaşmak Akşamları böyle kapı önünde piyasa eder. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
piyasa ekonomisi — is., ekon. Üretimin bir plana göre değil, isteğe göre yapıldığı, fiyatının arz ve talebe göre belirlendiği ekonomi, planlı ekonomi karşıtı … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık piyasa — is., ekon. Fiyatların tamamen arz ve talebe göre belirlendiği piyasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
dış piyasa — is., ekon. Başka ülkelerde oluşan ve var olan alışverişe dayalı ticaret imkânı … Çağatay Osmanlı Sözlük
peşin piyasa — is., tic. Peşin satışa bağlı alışveriş düzeni … Çağatay Osmanlı Sözlük